Evin önündeki parka ektiklerinde bişeye benzetemediğim, sonra resimlediğim ama ismini bilmediğim çiçeğin adını bugün itibari ile öğrenmiş bulunmaktayım...
Bilmeyenlere duyurulur::))
31 Mayıs 2010 Pazartesi
29 Mayıs 2010 Cumartesi
Öğrenmenin maliyeti vardır
"Öğrenmeninde maliyeti vardır.."
"Önceden öğrenenler, indirimli fiyattan öğrenirler.
Otoriteden öğrenenler, özgürlük bedeliyle öğrenirler.
Deneyerek öğrenenler, etiket fiyatından öğrenirler.
Yaşamdan öğrenenler, gecikme zammıyla öğrenirler.
Yaşamdan da öğrenemeyenler, boşa gitmiş yaşamlarıyla öğrenirler.
Arthur Miller..."
Netten
"Önceden öğrenenler, indirimli fiyattan öğrenirler.
Otoriteden öğrenenler, özgürlük bedeliyle öğrenirler.
Deneyerek öğrenenler, etiket fiyatından öğrenirler.
Yaşamdan öğrenenler, gecikme zammıyla öğrenirler.
Yaşamdan da öğrenemeyenler, boşa gitmiş yaşamlarıyla öğrenirler.
Arthur Miller..."
Netten
28 Mayıs 2010 Cuma
25 Mayıs 2010 Salı
Küçük dilimi yuttum
Bir söz vardır...
Çocuğunu ve eşini övende akıl yoktur diye.
Dün buna bir kez daha şahit oldum.
Ama çocuk işine...
Arkadaşlar ve kızlarımızla sohbet ediyoruz,
küçükken yapılan yaramazlıklar
Eski mahallelerde samimi dostluklar günün konusu...
Kızlar yaptıkları yaramazlıkları anlatıyorlar,
ve
.
.
.
kızım
demezmi biz kapıların zillerini çalıp kaçardık???
.
.
.
.
bir başkasından duysam asla inanmazdım...
.
.
demek ki çocuk çocuktur,
her türlü yaramazlığı yapabilir, çok ta güvenmemek lazım, çünkü benim kızım, hani kızım diye söylemiyorum ama
sessiz sakindir,
sessiz bile olsa demek ki bir araya gelince
.
.
.
.
maalesef
içlerindeki canavarlar ortaya çıkıyor
Deme ki çocuğunu övecek zaman iyice durup düşünmek gerek:(
Çocuğunu ve eşini övende akıl yoktur diye.
Dün buna bir kez daha şahit oldum.
Ama çocuk işine...
Arkadaşlar ve kızlarımızla sohbet ediyoruz,
küçükken yapılan yaramazlıklar
Eski mahallelerde samimi dostluklar günün konusu...
Kızlar yaptıkları yaramazlıkları anlatıyorlar,
ve
.
.
.
kızım
demezmi biz kapıların zillerini çalıp kaçardık???
.
.
.
.
bir başkasından duysam asla inanmazdım...
.
.
demek ki çocuk çocuktur,
her türlü yaramazlığı yapabilir, çok ta güvenmemek lazım, çünkü benim kızım, hani kızım diye söylemiyorum ama
sessiz sakindir,
sessiz bile olsa demek ki bir araya gelince
.
.
.
.
maalesef
içlerindeki canavarlar ortaya çıkıyor
Deme ki çocuğunu övecek zaman iyice durup düşünmek gerek:(
Survivor
Varmısın Yokmusunun unutulmaz simalarını bir araya getiren survivor dost kazığı atanlarla doldu.. Varmısın yokmusun da kazanamayan arkadaşları için göz yaşı dökenler,
çıkar işin içine girince gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar.
Atalarımız ne der?
Bir insanı tanımak istiyorsan yolculuğa çık,
beraber yemek ye bir
aynı yerde kal onu tanırsın derler.
Varmısın Yokmusun da can ciğer kuzu sarması olanlar,
kanlı bıçaklı düşman oldular,
elenme korkusuyla insanlar ne kazıklar attılar birbirlerine...
Keşke Varmısın Yokmusundaki yarşmacıları survivora almasalardı, sahtekarlıklar su yüzüne çıktı.
çıkar işin içine girince gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar.
Atalarımız ne der?
Bir insanı tanımak istiyorsan yolculuğa çık,
beraber yemek ye bir
aynı yerde kal onu tanırsın derler.
Varmısın Yokmusun da can ciğer kuzu sarması olanlar,
kanlı bıçaklı düşman oldular,
elenme korkusuyla insanlar ne kazıklar attılar birbirlerine...
Keşke Varmısın Yokmusundaki yarşmacıları survivora almasalardı, sahtekarlıklar su yüzüne çıktı.
21 Mayıs 2010 Cuma
Evlilik fidanı
Yeni evli bir çift vardı.
Evliliklerinin daha ilk aylarında,
bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi.
Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi.
Son zamanlarda o kadar sık olmasa da,
evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi.
Ama şimdilerde, küçük bir söz,
ufak bir hadise aralarında orta çaplıbir kavganın çıkasına yetiyordu.
Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler.
Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber,
işlerin böylegitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek, "Aklıma bir fikir geldi" dedi."
Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğerbu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım.
Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim.
Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım."
Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti.
Ertesi gün gidipbir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.
Aradan bir ay geçti.
Bir gece bahçede karşılaştılar.
Her ikisinin de elindeiçi su dolu birer bidon vardı…
yazı kupa kızından teşekkürler kupa kızı
Evliliklerinin daha ilk aylarında,
bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi.
Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi.
Son zamanlarda o kadar sık olmasa da,
evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi.
Ama şimdilerde, küçük bir söz,
ufak bir hadise aralarında orta çaplıbir kavganın çıkasına yetiyordu.
Bir akşam oturup ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler.
Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber,
işlerin böylegitmeyeceğinin farkındaydılar.
Erkek, "Aklıma bir fikir geldi" dedi."
Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğerbu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım.
Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim.
Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım."
Bu ilginç fikir hanımının da hoşuna gitti.
Ertesi gün gidipbir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.
Aradan bir ay geçti.
Bir gece bahçede karşılaştılar.
Her ikisinin de elindeiçi su dolu birer bidon vardı…
yazı kupa kızından teşekkürler kupa kızı
20 Mayıs 2010 Perşembe
19 Mayıs 2010 Çarşamba
19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramı
Ne Mutlu Türküm Diyene
"Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile, insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz... benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
"Türkiye Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! .. Bu belli. Fakat zekânı unut! .. Daima çalışkan ol..."
M.Kemal ATATÜRK
27 dresses
filmin adı – Benimle Evlenirmisin-27 Dresses
filmin içerigi – Komedi – Romantik film içermektedir.
film süresi – 1 saat 46 dakikadır
iyi seyirler güzel 1 evlilik filmi
18 Mayıs 2010 Salı
8 Mayıs 2010 Cumartesi
Anneler günü
Tüm annelerin, ilk başta kendi annemin, anne adaylarının ve de tüm bayanların anneler günü kutlu olsun
6 Mayıs 2010 Perşembe
Mevlana Demiş ki
Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içindeiyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi....
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadarönemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmekolduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha elsürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ....Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
MEVLANA
ve bana can dostumdan
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.
Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.
Ağladım.
Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim.
Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...
İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içindeiyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.
Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi....
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.
İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu.. .
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.
Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.
Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadarönemli olduğunu öğrendim.
Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...
Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...
Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine aydım.
Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmekolduğunu öğrendim.
Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha elsürmemek olduğunu öğrendim.
Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da“lezzet” kattığını öğrendim.
Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.
Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ....Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...
MEVLANA
ve bana can dostumdan
5 Mayıs 2010 Çarşamba
ARANIYOR...
Paylaşmanın kendini azaltmak olmadığını,
Diğer çalışanların öcü olmadığını,
Yüzyüze konuşmanın arkasından konuşmaktan daha etkili olduğunu,
"Günaydın !" demenin borç para vermek olmadığını,
"Lütfen !"demenin utanılacak bir şey olmadığını,>
Yönetici olmanın emir vermek olmadığını,
Işyerinde şarkı mırıldanmanın suç olmadığını,
Astları ile aynı asansöre binmenin asansörü düşürmeyeceğini,>
Saygının el pençe divan durmak olmadığını,
Geç gelenler listesinin erken gelmeyi sağlasa bile başarıyı arttırmayacağını,
Bol bol toplantı yapıp fırça atmanın yöneticilik olmadığını,
Kahkahalar ile gülmenin laubalilik demek olmadığını,
Saygı duyulacak iş, saygı duyulmayacak iş diye bir ayırımın olmadığını,
Yöneticiye duymak istediğini söylemenin iyilik olmadığını,
Eğitimin dinlenme olmadığıını,
Iletişim kurmanın sadece konuşmak olmadığıını,
"Özür dilerim !" kelimesinin yasak olmadığını,
Yaşamda sevinçler kadar hüzünlerin de olduğunu,
Mutluluk maskelerinin satılmadığıını bilen
Kendisi ve bütün dünya ile barışık olan,
Ve bunları tüm çevresine anlatıp aşılayacak kişiler>
ARANMAKTADIR..
Bulanların aşağıdaki telefona müracaat etmeleri rica olunur, Yerini bildirenler ödüllendirilecektir:))
05..........
yazı netten saol cayna:)
Diğer çalışanların öcü olmadığını,
Yüzyüze konuşmanın arkasından konuşmaktan daha etkili olduğunu,
"Günaydın !" demenin borç para vermek olmadığını,
"Lütfen !"demenin utanılacak bir şey olmadığını,>
Yönetici olmanın emir vermek olmadığını,
Işyerinde şarkı mırıldanmanın suç olmadığını,
Astları ile aynı asansöre binmenin asansörü düşürmeyeceğini,>
Saygının el pençe divan durmak olmadığını,
Geç gelenler listesinin erken gelmeyi sağlasa bile başarıyı arttırmayacağını,
Bol bol toplantı yapıp fırça atmanın yöneticilik olmadığını,
Kahkahalar ile gülmenin laubalilik demek olmadığını,
Saygı duyulacak iş, saygı duyulmayacak iş diye bir ayırımın olmadığını,
Yöneticiye duymak istediğini söylemenin iyilik olmadığını,
Eğitimin dinlenme olmadığıını,
Iletişim kurmanın sadece konuşmak olmadığıını,
"Özür dilerim !" kelimesinin yasak olmadığını,
Yaşamda sevinçler kadar hüzünlerin de olduğunu,
Mutluluk maskelerinin satılmadığıını bilen
Kendisi ve bütün dünya ile barışık olan,
Ve bunları tüm çevresine anlatıp aşılayacak kişiler>
ARANMAKTADIR..
Bulanların aşağıdaki telefona müracaat etmeleri rica olunur, Yerini bildirenler ödüllendirilecektir:))
05..........
yazı netten saol cayna:)
Hıdrellez
Kutlama mekanı
Hıdrellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Gecesi
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.Ve aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdaleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler.Bazı kimselerde ateş yakıp,dilek dilerler.Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar...
Hıdrellez kutlamaları genel olarak yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti ya da kuzu ciğeri yeme adeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplayıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Gecesi
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının altına istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.Ve aynı zamanda dileklerini kırmızı kurdaleye bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca dileklerinin yerine gelmesini beklerler.Bazı kimselerde ateş yakıp,dilek dilerler.Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlarlar...
Bende dileklerimi yazdım, bozuk paralarla birlikte gül dalına astım...Umarım isteklerim olur...
4 Mayıs 2010 Salı
Müge Bayramını böyle kutladık
Tüm çocuğu olan ailelerin geleneksel sorunu olan haftasonu dersane doluluğu çokkk şükür Müge Bayramı 1 mayıs nedeniyle tatildi de aylardan sonra kendimizi dışarılara attık...
Marmaris
Marmaris
GÜN OLUR
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda.
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.
Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürültüyle çıkar duman topraktan.
Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...
Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
ORHAN VELİ KANIK
2 Mayıs 2010 Pazar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)