27 Ocak 2010 Çarşamba

DIY


aplike tekniği kullanılarak hazırlanan bir penye

değişik banyo modelleri


26 Ocak 2010 Salı

Kaynar zamanı


kaynar baharatlardan hazırlanan sıcak bir içecek. Bu yörede özellikle lohusa şerbeti olarak içilen kaynar, kış mevsimini vaz geçilmez içeceklerindendir.


tatilden manzaralar


gezdik,gördük vede kaynar içtik.

20 Ocak 2010 Çarşamba


yarın yolculuk var, içim pır pır ediyor.

oldum olası gezmeyi severim

tatil desen kim sevmez

iki haftalık myoğun final haftası

benim için bugün akşam bitiyor

tatile gidiş çok güzel

ama hazırlıkları bitmek bilmiyor

ev temiz bırakılacak

düzenli bırakılacak

eş gelmiyor

biraz yemek yapılıp bırakılacak

(Kök yesin mi?) dediniz::))

çamaşır yıkanacak

ütü yapılacak

gidecek eşyalar hazırlanacak

derken zaten koşuşturuken bir de bunlar ekleniyor

eee bunlar tatilin bizim pencereden görünen yanı

birde diğer taraftan bakınca

anne baba kardeşler

bizi bekler

habire ne pişirelim telaşları başlamış

ahhhh gurbet böyle bir şey

neyse sık sık tatiller oluyorda

gidip gelebilme şansımız oluyor

yaşasın tatillll

14 Ocak 2010 Perşembe

sınav kaygısı ama nasıl kaygı (!)

sınavda terlemek mi zor?
yoksa karşıda gözetlemek mi?
düşündüm taşındım bulamadım
sabah 8.30 da başlayan maraton
akşam 22.30 da bitince bu soru geldi aklıma
ama bir türlü kara veremedim.
lisedeki yıllarım geldi aklıma
nereden geldiyse .... yıl olmuş
hep düşünürdüm annem ne rahat
ders çalışma, sınav kaygısı yok diye
sonra sınavlı yıllar atlatıldı
geçtik masanın diğer tarafına
eee yine zor geliyor
anlayacağınız insanlar hep bir kulp takıyor.
aslında akşam obuzana baktığımda....
baktığımda dediğime bakmayın
çocuk odasından burnunu bile çıkartamıyor iki aydır
sor bakalım niye her an sınav
o zaman gözetlemek daha kolay diyorum
ama gel gör ki ayaklarıma sözüm geçmiyor
bu gün dördüncü gün
ayaklar yerden kalkmıyor
evde sürekli yukarı kaldırıyorum
ben aslında görevleri yarıladım
haftaya bugün özgürüm dostlar ve akşamı memleketteyim
tatatammmm

11 Ocak 2010 Pazartesi

takvim



mause padleri ile hazırlanmış çok şık takvimler

10 Ocak 2010 Pazar

Çöp kamyonu kanunu


“Bir gün bir taksiye atladım ve havaalanından hareket ettik. Sağ şeritte yol alırken siyah bir araba park ettiği yerden aniden yola, önümüze çıktı. Taksi şoförü sert bir şekilde frene bastı, kaydı ve diğer arabaya çarpmaktan milim farkıyla kurtuldu.
Diğer arabanın sürücüsü camdan başını çıkartıp bağırmaya ve küfretmeye başladı.
Taksi şoförü ona gülümsedi ve içten bir şekilde el salladı. Ve gerçekten çok arkadaşçaydı.
Sordum: 'Neden bunu yaptınız? Adam neredeyse arabanızı mahvedip ikimizi de hastaneye gönderecekti. 'Taksi şoförü bana, simdi 'Çöp Kamyonu Kanunu' dediğim şeyi öğretti.
Şoför pek çok insanin çöp kamyonu gibi olduğunu açıkladı. Her tarafta çöp dolu olarak dolaşıyorlar; kızgınlık, öfke ve hayal kırıklığı dolular. Çöpleri biriktikçe onu bırakacak bir yere ihtiyaç duyuyorlar ve bazen sizin üzerinize bırakabilirler.
Kişisel almayın. Sadece gülümseyin, onlar için iyi şeyler temenni edin ve yolunuza devam edin. Onların çöpünü alıp işyerinize, evinize veya sokaktaki diğer insanlara dağıtmayın.
İşin ana fikri şu ki, başarılı insanlar çöp kamyonlarının günlerini mahvetmesine ve ellerine geçirmesine izin vermezler. Hayat sabahları pişmanlıklarla uyanmak için çok kısa, dolayısıyla 'size iyi davranan insanları sevin, iyi davranmayanlar için dua edin."


AYDIN BOYSAN’ IN “LEKE BIRAKAN GÖLGELER- Bilgi Yayınevi”KİTABINDAN ALINTIDIR.

8 Ocak 2010 Cuma

çocuk yaparım sadece kariyer değilll

EK KART KADINI OLMAK...

aşağıdaki yazıyı okuyunca http://mevsimlerdenroma.blogspot.com/2008/06/nilabara-konuk-geldi.html bu yazı düştü aklıma....
veeeeeee....

evet bende ek kart kadını olmak istiyorum,
o kadar ki kurabiye,yemek bile yapmak istemiyorum....:)))
yorgun hissediyorum kendimi....

KADIN Bazı hemcinslerim şimdi bana kızabilirler ama, düşüncelerimi yazmak istiyorum. Zira ben de bir kadınım ve 30 yaşındayım, bugüne kadar 15 yıllık bir çalışma hayatım oldu, hem okudum, hem çalıştım. O yaşta bile ailemden harçlık almamak gibi bir gururum vardı ve bundan her zaman çok mutlu olduğumu dile getirdim. Kimsenin desteği olmadan, sadece kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmak, başarılı olmak, maddi özgürlüğe kavuşmak genç kızlığımdan beri neredeyse tek hayalimdi. Hayalimi gerçekleştirdim, çünkü hayallerimi gerçekleştirmek zorundayım. Fakat, mutlu oldum mu, şu sıralar çokça düşündüğüm şey bu. Çalışma hayatı, yoğun iş temposu, toplantılar, “beşeri ilişkiler”, üzerinde adının yazdığı ve ulaşmış olduğun mevkinin belirtildiği, adeta etiket gibi cüzdanında taşıdığın kartvizitin… Bu mudur hayatının yarısı boyunca uğruna çalıştığın ve sonucunda baktıkça gurur duyacağın şey?
Hayır. Bu koca bir kandırmaca.. Kendi kendine söylediğin büyük bir yalan.. Hayatın gerçeği asla değil. Kartvizitimin üzerinde her ne yazıyorsa, o ben değilim. Ben başarılı bir iş kadını olmak için doğmadım. Ben kadın olmak için bu cinsiyette dünyaya geldim fakat kadın olmanın hiçbir özelliğini taşımıyorum. Kromozomlarım, uzun saçlarım ve birkaç başka şey dışında. Böyle bir hayat, bana kadın olduğumu unutturuyor.
Kadınların kendine has duyguları vardır ya, bende yok onlardan. Olsa bile çok derinlerde bir yerlerde saklı duruyorlar. Bana uzak, aklıma geldikçe sanki bir masalmış gibi düşündüğüm ve sonrasında hayatımın gerçeklerine geri döndüğüm o “kadınlık” duygusunu tatmak için artık biraz geç kaldığımı düşünüyorum.. Yaşın daha yeni 30 oldu diyebilirsiniz. Bu yaşa kadar erkek gibi yaşamış bir kadın olarak, evet artık çok zor yaratılışımla barışmak. İçimde büyük bir boşluk var ve eğer bir 30 yıl daha yaşayacaksam, kalan bu süreyi de açılan bu boşluğu doldurmakla geçecek. O zaman dünyaya gelirken çıkmış olduğum bu yolculukta skorumu zaman içinde eksiye düşürmüş, sonrasında da nötr hale getirmiş olacağım. Artı olarak, elime geçen bir şey olmayacak. Çünkü çevremdeki her kadın, kadın olmanın gerektirdiği şekilde yaşıyor. Kucağında bebeği, sadece kaldırabileceği kadar sorumluluk, huzur… Toplantıdan toplantıya koşan, her sabah maske gibi yüzünü arkasına gizlediği makyaj, ince çorap, döpiyes ve topuklu ayakkabılar içinde sürekli etrafına gülücükler saçan, başarılı olmak için kendi kimliğinden ödün verip adeta başka bir kimliğe bürünen bir kadın, kadın değildir.
Kadın, evinde düzeni olan, mutfağından mis gibi kokular yayılan, etrafında çocukları olan, annelik duygusunu tatmış, şefkat ve sevginin sembolüdür.
Ben değilim… Ben sadece yorgunum..
Bir tane daha toplantı, bir telefon görüşmesi, bir sahte gülücük daha kaldırmaz bünyem.. Kendimi bir yerlere kapatıp günlerce oradan çıkmadan durasım var. Kimse aramasın, sormasın.. Bilmem ne bey bilmem ne projesinin son durumu hakkında bilgi istemesin. Yeter.
Ben, geçen hafta bir yandan şarkı mırıldanarak mutfağımda ekmek pişirirken, kendimi hissettiğim gibi ofiste toplantı yaparken hissetmiyorum. Ben oraya ait değilim. Ben de minik patikler satın almak, ben de bebek mamaları reyonunda gezmek, ben de annelik kitapları okumak istiyorum. Misafir ağırlamak, bilmem ne deterjanı bilmem neden daha iyi temizliyor muhabbetleri yapmak istiyorum. 10 adımda başarılı iş hayatı kitapları okumak ve insanlarla olan ilişkilerimin sadece iş çevresiyle sınırlı kalmasını istemiyorum. Ben, kadın olmak istiyorum.
Abartmıyorum, tamamen hissettiğim duyguları yazıyorum……. Bana hep gizlediğim yanımı hatırlatsın diye. Ben hem çocuk hem kariyer yapamam. Ben hem evimdeki her şeyin jilet gibi düzenli olmasını, ortalığın mis gibi deterjan kokmasını sağlayıp, hem de şirkette başarılı projelere imza atamam. Ben o kadar yetenekli değilim. Bir kadının hayatında takdir gören şey başarılı bir iş hayatı değildir. Feministçe düşünceleri sevmiyorum. Kadının sesi, kadının gücü bilmem ne diye gaza gelmeye gerek yok. Kadının buna ihtiyacı da yok. Kadın, sadece varlığıyla bu dünyaya güzellikler getiren bir yaratıktır. Onun sevilmeye, kol kanat gerilmeye, her konuda destek olunmaya ihtiyacı vardır. Çünkü o, tanrının “var oluşa” aracı olması için dünyaya gönderdiği bir melektir. Maddiyattan çok, maneviyata ihtiyacı vardır. El üstünde tutulasıdır. Prensestir, kraliçedir. Evin direği asıl kadındır. Erkek onu mutlu etmekle, ona bakmakla sorumludur. Kadın her dakika dışarıda, toplantıda, iş yemeğinde filan olursa, o evden hayır gelmez.
Kadın koşturmaktan yorgun düşmeye layık değildir. Onun layık olduğu yer kutsaldır. Kadın, hasta olduğumuzda ve üzüldüğümüzde ismini sayıkladığımız “anne”dir. En büyük liderleri, en başarılı insanları yetiştiren insandır. Dünyada yaşayan en değerli varlıktır. Kadının değeri bilinmelidir. Ama önce kendisi bilmelidir.

5 Ocak 2010 Salı

bozuk para cüzdanı


Kırk yama kursuna gidilmedi ama hiç olmazsa bir kaç parça yapılarak keyfine varıldı. Burada cüzdanları görünce dayanamadım, hemen kumaşları ortaya çıkardım. Ufak parçalar biraz oyalasada çabuk sonuca ulaştığın için en azından benim için daha keyifli oluyor. Obuzan güle güle kullansın

4 Ocak 2010 Pazartesi

Nergis zamanı


bu mevsim geldimi nergislere bayılırım. Her hafta pazardan mutlaka nergis alınır. Ama bu yıl çok şikayet ediyorum biliyom ama napıyım yoğunluktan nerdeyse kaçırıyordum nergiz zamanını neyseki eş getirdide ev yine mislendi. Hemen yanı başıma koydum kokusu burnumda bu yazıyı yazıyorummm::)

anahtarlık


geçen yıl kırkyama kursuna gittim ve kızımın odası için pano birde yatak örtüsü yapmıştım. Bu yılda bir heves çift kişilik yatak örtüsü yapayım diye planlamıştım. Tabii herzaman ki gibi evdeki hesap çarşıya uymadı ve derslerin yoğunluğu yüzünden kurs rafa kalktı. Ama bloglarda dolaşırken bu şirin anahtarlıkları görünce dayanamadım ve hemen bir tane yaptım. Tabii her zamanki gibi obuzan tarafından el koyuldu. Acilen bitane daha yapmam gerekiyor. Ama önce başladığım bozuk para cüzdanını bitirecem. en kısa zamanda onuda fotoluyacam ve ekleyecem

3 Ocak 2010 Pazar

hediye











değişik hediye seçenekleri evde rahatlıkla hazırlanabilek malzemeler.

2 Ocak 2010 Cumartesi

eee ben artık kar istiyorum

gelde kıskanma bu manzarayıı

1 Ocak 2010 Cuma

milenyumu 10 geçe

70 li yıllarda çok uzak gelirdi 2000'li yıllar ve ulaşılamıyacak gibi düşünülürdü. hatta o yıllarda çevrilen uzay 1999 adlı dizide öyle bir çekilmişti ki erişilmez hayaller vardı filmde.
Kapılar birden açılıyor, ellerinde telsiz telefonlar var. Uzayda rahatlıkla dolaşılıyor fln. Sonra bu hayallerden bazıları gerçekleşti. Telsiz telefon hatta cep telefonları bir bir ortaya çıktı ama biz yine 2000'li yıllara çok uzak bakıyorduk. Şu an bakıyorum bize çok uzak gelen milenyumlu yılların dokuzunu devirdik onuncusuna sıra geldi.....
2010 yılının bu ilk gününde 2009 daki olumsuzlukların bu yılda tekrar etmemesi tüm dünya ve özellikle yurdumuz için barış, huzur, sağlık dolu günler getirmesini temenni ediyorummmm