23 Mayıs 2011 Pazartesi

iyi haftalar...




yamalı böğrüm, neler ister gönlüm:))

keyifli bir hafta diliyorum:))

22 Mayıs 2011 Pazar

dünden

dün bütün işlerim bitmiş, rahatlamış bir halde epeydir izlemek istediğim filmi izledim...
genel olarak Mark Ruffalo filmlerinden çok hoşlanırım ya da hoşlanırdım mı demeli bilmiyorum:))
İlk defa izlediğim bir filmi beğendim mi beğenmedim mi bilemiyorum, ama ilginç bir film idi:))

21 Mayıs 2011 Cumartesi








keyifli bir hafta sonu bizim olsun:)))






19 Mayıs 2011 Perşembe

Ya siz, nasıl hatırlanmak istiyorsunuz !!! ???

netten alıntı bir yazı..
çok hoşuma gitti, hadi bakalım nasıl hatırlanmak istiyoruz?





"Sen de dedem gibi ölecek misin, anneanne?" sözleri hasta odasında yoğun sessizlik yaşanmasına neden olmuştu. Geçirdiği ameliyatlardan sonra pek toparlayamamış yaşlı bayan hastamızı ilkokula yeni başlamış torunu ve kızı ziyarete gelmişti. Küçük çocukları hasta ziyaretine kabul etmememiz başlangıçta sorun yaratmış, kısa süreli ziyaret için izin koparmışlardı.
Hasta odasında ana kız konuşup dertleşirken torun araya girip sormuştu o can sıkıcı soruyu. Kafamı eğip elimdeki dosya ile ilgileniyormuş gibi yaptım. Hastamız torununu yatağın kenarına oturttu. Ellerini tutarak "Şimdi değil, iyileşip eve döneceğim, merak etme. Hemen ölmeyeceğim. Ama erveya geç hepimiz öleceğiz" dedi. Torun yanıttan pek tatmin olmuş gibi değildi. - Ama bu haksızlık, anneanne. Ölünce onları bir daha göremiyoruz. Dedemi çok özledim ben. -Merak etme, insanlar ölünce görünmez olular ama hepten yok olmazlar. Torun bir süre ananesinin boynundaki kolye ile oynayarak düşündü. Sonra "Peki insanlar ne oluyor, ölünce" diye sordu. Anneanne önce bana sonra kızına baktı. Torununun saçını okşayarak; -Bir şekilde aramızda oluyorlar, ölenler. Kimi bir renk, kimi tat veya koku kimi de dokunuş olup geri geliyorlar. Mesela rahmetli annemin yaptığı puf böreğini hiç unutmadım. Nerede o kokuyu veya tadı bulsam annemin orada yanımda olduğunu bilirim. Dedeni ise saçlarımdaki dokunuş ile hatırlarım. Nerede bir rüzgar saçlarımı okşasa dedenin yanımda olduğunu düşünür, sevinirim. -Peki sen ölünce ne olup geleceksin, anneanne? -Onu sen bileceksin. Beni nasıl hatırlamak istersen o şekilde geleceğim yanına. Ziyaret kısa sürmüştü. Onlar odadan çıktıktan sonra hastamız torununu çok özlemiş olduğunu belirterek ziyarete engel olmadığımız için teşekkür etti. -Bu küçük torunumu büyüğünden daha çok seviyorum, doktor bey. -Torunlarınız arasında ayırım yapmamanız gerekmez mi? -Haklısınız ama böyle olmasında biraz kızımın da kabahati var. İlk çocuğunu çabuk büyütmeye çabaladı. Kendince başardı da. Ama hepimizden uzak soğuk, ağır birioldu çıktı, büyük torunum. Şimdi hepimiz yakınıyoruz ama iş işten geçti. -Neden böyle oldu? -Ne yazık ki, kızım da diğerleri gibi zamane annelerinden oldu. Çocuğunu en iyi şartlarda, en iyi okullarda en iyi eğitim ile yetiştireceğim diye tutturdu. Çocuğun almadığı ders kalmadı neredeyse. Bale, piyano, tenis, yüzme dersleri yetmedi kolejlerde okuttu. Onunla birlikte ders çalışıp sınavlara birlikte girdi sanki. Şimdi adı sanı duyulmuş kolejlerden birinde okuyor. Ama hepimizden uzaklaştı. Derslerinden başka oyun bilmeyen soğuk ağır biri oldu. Bir süre sustu, soluklandı. Elimi tutup yatağında doğruldu. Yastıklarını düzelttim. -Zamane anneleri böyle oluyor, işte. Çocuk yetiştirmeyi yemek yapmak sanıyorlar. Parayı bastırıp en donanımlı mutfakta en iyi malzemeleri kullanırsa yemeğin mükemmel olacağını hayal ediyor, ortaya çıkan yemeğe bakıp neden lezzetli olmadığını soruyor, kabahati mutfakta veya malzemede arıyorlar. Kendilerine hiç kabahat bulmuyorlar. Halbuki elinin emeği, sabrı, özeni olmadıkça lezzeti yakalayamazsın. Hele bir sarma sarsınlar da göreyim ben onları. Bu kez de "o kadar emek verdim, kimseye yedirtmem" diye tutturur bunlar. Sanki analarından böyle gördüler. Hayat kolaylaşıp hızlandıkça her şeyin aynı kolaylıkla yapılacağını sanıyor bu zamane anneleri. Çocuklarını daçabuk büyütmeye uğraşıyorlar. Onları hızlı yaşlandırdıklarının farkında bile değiller. -Yani? -Çocuk bu, yetiştiği ortamdaki insanlara anne babasına benzeyecek elbet. Çocuk onlara benzemeye başladıkça anneler kendi beğenmediği yönlerini çocuklarında görüp kızıyor, nerede hata yaptıklarını bulmaya çabalıyorlar. İkinci çocukta ise o ilk heves kalmıyor da öyle kurtarıyor onlar kendilerini. Boğazı kurumuştu. Bir yudum su içip eskiden ailelerin ilk çocuklarının ağabey ve abla ağırlığı ile yetiştirildiğini ilk çocukların aileyi iyi yansıtma görevi olduğu için daha değerli olduğunu ama artık devrin değiştiğini ailelerin kendilerini değil de hayallerini çocuklarınayüklediğini, ilk çocuktan sonra gelenlerin ise daha özgür olgunlaşıp aileye daha çok benzediğinianlattı. Birkaç gün sonra hastamızın baş ucunda suluboya bir resim vardı. Mavi gökyüzünde sapsarı güneş ve bir de uçurtma uçuran kız çocuğu vardı, resimde. Hastamız resim ile ilgilendiğimi görünce okumakta olduğu gazetesinden kafasını kaldırıp; -Torunum benim için yapmış bu resmi, doktor bey. Resimdeki kız kendisiymiş. Karar vermiş, ben ölünce resimdeki gökyüzünün mavisi olacakmışım, onun için. Gökyüzüne her baktığında benim yanında olduğumu bilecekmiş, böylelikle. Bu sımsıcak güneş ise dedesiymiş. Gözleri dolmuştu. Birkaç damla yaş süzüldü gözlerinden. "Torunumun gözünde gökyüzünün mavisi olacakmışım, dedesi de hepimizi ısıtan güneş. Daha ne olsun?" dedi.
Öğle arasında bahçeye çıktım. Yağan yağmurun ardından masmavi gökyüzünde açan güneş, sıcaklığını iyice hissettiriyor, ağaçlar sonbahara hazırlanıyordu.
Ya siz !

Nasıl hatırlanmak istiyorsunuz !!! ???

Hatırlanma şeklinizi, karşınızdakiler değil, sizin yaşamda bıraktığınız izler belirleyecek...

Tayfun Pala

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Resim tamamlama..














biz kartpostallarla resim tamamlama yapıyorduk, ama bu resimlere bayıldım:))
kızım nette bulmuş, çekenin ellerine sağlık diyorum:)))





17 Mayıs 2011 Salı

Houseboat...

böyle bir teknede yaşamayı çok isterdim:)))



16 Mayıs 2011 Pazartesi

iyi haftalar..





palyaço sandalyeler..i çok beğendim:)) kafaları eksik gibi.


iyi haftalar:)))

15 Mayıs 2011 Pazar

sizde katılın

Sevgili Begonvilli Ev ve arkadaşı Öykü, bloglarda yaşanan olumsuzluklara karşı böyle bir zincir oluşturmuşlar, hepimizi davet ediyorlar...
Bloglarda yaşanan sıkıntılar, yorumların ve postaların kaybolmasına inat yeniden yeniden post ekleyelim arkadaşlar:)))
Bunu yayalım yukarıdaki resmi birkaç cümle ekleyerek yayınlayalım arkadaşlar:))

Tüm olumsuzluklara rağmen mutlu bir hafta sonu hepimizin olsun:))


13 Mayıs 2011 Cuma

kitap..lar

gel de okuma:)) demiştim dün, bugün bir baktım bloglar açılmıyor, akşam açıldı ama dün kü postlar yerinde yok:)))
anlamadım ama yine de ben yeniden yükledim....










keyifli bir hafta sonu hepimizin olsun:)))

10 Mayıs 2011 Salı

Kolye...

tığ işi kolyeler








9 Mayıs 2011 Pazartesi

:)))

Yaratıcılıkta sınır yok....
Abajurları sevdim, sıradışı:)))

Görsel

Haftanız güzel geçsin:)))

8 Mayıs 2011 Pazar

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Anneler Günümüz Kutlu Olsun..

hepimizin kendi sözlerinden bir kısmını bulabileceği çok hoş bir reklam olmuş..
Tüm annelerin, kendini anne gibi hissedenlerin gününü kutluyorum:)))

Ne Hazandayım Ne Baharda -

bu parça bu mevsimde bu havalara çok uygun geldi:)))





Herkese iyi bir hafta sonu diliyorum:)))

6 Mayıs 2011 Cuma

Çocuk odaları....

Yaza özel çocuk odaları....







5 Mayıs 2011 Perşembe

Dilek tutmayı unutmayın.....






hıdırellezde dilek tutmayı unutmayın:))

foto:pino












4 Mayıs 2011 Çarşamba

Yeşilçam Mim..i


Blog yazarı arkadaşımız Deep yeni bir mim gönderdi....
Mimin Konusu, hoşlandığınız Yeşilçam Filmi:))
şimdi desen ki hoşlanmadığın hemen söylerim, bir çok kişi gibi ben de eski yeşilçam filmlerine bayılıyorum:))
Bulsam defalarca izlerim, bazı filmleri ezbere biliyorum, ama rastladığım zaman izlemekten yine de büyük keyf alıyorum...
İşte onlardan biri de "Al Yazmalım Selvi Boylum"







Bende bu mimi sevgili pembeye yolluyorum:))

mavi...yazı , denizi çağrıştıran....

mavi, mavi, masmavi:))
deniz, güneş,tatil, kum özlemişiz sanırım:)))








countryliving&little emma





3 Mayıs 2011 Salı

Yumurtalık....

Yumurta kartonlarıyla hazırlanmış çok şık yumurtalıklar:)))




2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ula Göleti....

bir öğleden sonra arkadaşımla gittiğimiz Ula Göletinde serin bir gün olmasına rağmen dışarıda sıcak bir çay eşliğinde manzarayı seyre daldık.....
Bunlarda sizin için görüntüler....










İyi bir hafta diliyorum....
Bizim 4-5 Mayısta sergimiz var onlarla boğuşuyor olacağım:)))