29 Nisan 2010 Perşembe

Yeter ki isteyelim zora dağlar dayanmaz...




Muğla kapısı











Muğla'dan

Masa Dağı















Muğladan





erguvanlar, herhalde en güzelleri valiliğin önünde yer alanlar....

25 Nisan 2010 Pazar

Kırk Yama özlemi

Arkadaşım Demet'in kendisi için yaptığı dikiş kutusu

Kızım için yaptığım pano



Kızım için yaptığım bozuk para cüzdanı


Kitap kaplığı, çanta olarak kitabın taşınmasını kolaylaştırıyor...



























Dikiş torbası çok şıkkk




Bu yıl kırk yamaya gidemediğim için kendimi böyle oyalıyorum:))






22 Nisan 2010 Perşembe

Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.

Günün birinde yolu bir dergâha düsen kendi halinde bir adam, dergâhta, bir Mevlevi ile bir Bektaşi''nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır ve dergâhı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini söyler.Erenler başlar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışır.
Adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giysilerine takılır.Mevlevi'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de kapatmaktadır.
Bektaşi’nin kıyafetinde ise tam tersi bir durum vardır.
Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta bileklere kadar açıktır.
Bu duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister.
Büyük merakla, önce Mevlevi'ye sorar:
"Pirim, kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun; bunun özel bir sebebi var mı?"Mevlevi hiç beklemediği bu soru karşısında oldukça şaşırır.
İki kolunu da biraz yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek kollarını daire sekline getirir ve şöyle der:
"Evet, özel bir sebebi vardır. Çünkü biz insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları görmesin diye üzerini kapatırız."Yanıttan oldukça hoşnut olan adam ayni merakla bu kez Bektaşi''ye döner: "Peki ya siz, pirim? Sizin kıyafetinizin kolları neden bu kadar dar ve kısa? Siz insanların günahları ve ayıplarını örtmez misiniz?"Bektaşi kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der:
"Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur.
Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz."


ÖZETLE: Seveceksen öylece sev.
Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.
Birincisini zaten bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur, öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni çirkinleştirir. Her ikisi de seni mutsuz eder. Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun için mutsuz olursun...
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. [Mevlâna]

netten

23 Nisan Çocuk Bayramı Kutlu Olsun




23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
23 Nisan 1920 tarihinde, işgal altındaki Osmanlı İmparatorluğu’nda, Cumhuriyet’e geçişin ilk adımı olan Büyük Millet Meclisi kuruldu. Meclisin kurulması, artık halkın kendi seçtiği yöneticiler tarafından yönetilmesi demekti. Yani ulusun yönetimi tamamen halkın oldu. Ulusal egemenliğin simgesi haline gelen 23 Nisan, 27 Mayıs 1935’te meclisin aldığı bir kararla Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olaraka kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, gelecekte imza atacağı büyük başarılar için, geleceğin büyükleri çocukları önceden, sadece onlara özel bir bayramla ödüllendirdi. Bu nedenle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği çok anlamlı bir bayramdır.




23 Nisan Çocuk Bayramı tüm çocuklara kutlu olsun...

15 Nisan 2010 Perşembe

Çine'de Gün batımı


Sanki yollarda yangın var...

Gel de Baharı Sevme









Mor

Leylak


Kır Çiçeği







Mor salkımlar














Ayva çiçek amış yazmı gelecek....

Geliyor....

geliyor...

Hicran Sokağı

Hicran Sokağı filmi 2.galası Muğla Üniversitesinde gerçekleştirildi. Sanatçılara Altın Kariyer Ödülleri dağıtıldı. Ardından hep birlikte film izlendi. Gerçekten izlenmeye değecek bir film, kırıldık geçtik...





13 Nisan 2010 Salı

acil 250 kontör

hep gariplikler beni mi? buluyor ben anlamadım...
Hani deli deliyi, imam ölüyü çeker misali bende delileri çekiyorum gibi...
bugün sınav arası kağıtları okuyorum eski mezunlardan bir öğrencim msnden selam canım yazdı, bozuntuya vermedim ama bu ne samimiyet diye de düşündüm, öğrencide kitaplarım olduğu için sesimi etmedim ama canımlı bir nasılsın, ben yine iyi sen nasılsınla yetindim, derken nerede olduğumu sordu ben tamam kitapları getirecek diye okuldayım dedim, ban acil 250 kontör yolarmısın dediği anda anladım, birisi adresini hacklemiş onun adına yazıyor, bende 250 yetermi acilse fazla yollayayım zaten çarşıya çıkacaktım dedim, ardından da telefon numaranı ver yollayayım diye belirttim, karşımdan numaraya gerek yok sen kontörü al msn'den şifresini bana ver dedi bende aaa bende nıumaran var aynı ise sana yollayayımdeyince yok ben vazgeçtim dedi ve msn'i kapattı bir dolandırıcıdabn daha böyle kurtuldum. Daha öncede telefonla istemişlerdi:)

11 Nisan 2010 Pazar

YGS

Bugün YGS sınavı için erkenden kalktım, ama zaten çok da rahat bir uyku çekemedim, içim pır pır ediyordu.
Bir yıl sonra bizde obuzan için bu sıkıntıları yaşayacağımızdan çocukların halini daha bir anlıyordum sanki...
Bizim için uzun onlar için çok kısa 160 dk sona erdi, çocuklar derin bir ohhhh çektiler, ne zamana kadar?
LYS'e kadar....
Bakacağız bakalım böyle mi daha rahat?
Bu arada H... aradı çok güldüm, kitapçıklardan birini alsaydın bir bakardınız diye...
Keşke alabilseydik, neyse yarın gazetelerden bakarız canım...
Yine de düşündüğün için saol...
Hadi gençler bir sınavı altettiniz darısı diğerlerine...

2 Nisan 2010 Cuma

PARANIN DEĞERİ

Cimri, tüm mal varlığından emin olmak için herşeyini satar ve altına çevirir.Altınlarını yer altına gömüp ara sıra ziyaret ederek inceler.
Bu hareketi işçilerinden birinin dikkatini çeker ve orada bir hazine olduğundan kuşkulanır.Efendisinin sırtı dönükken o noktaya gider ve altını çalar.
Cimri dönünce altının yerinde yeller estiğini görür, ağlayarak saçını başını yolar. Onu böyle perişan gören komşusu nedenini öğrenince şöyle der:
"Kendini üzme artık, bir tas alıp aynı çukura koy ve o taşın altınların olduğunu düşün. Çünkü kullanmayı hiç düşünmediğine göre tas da aynı işi görecektir."
Paranın değeri sahip olmakta değil, kullanmaktadır.



netten